Bu soruyla ilk yarıyı kapattım. Bülent Cevahir’in ceza sahasında ayağına bariz basılırken hakemin bunu görmezden gelmesi ve TRT Spor’un, pozisyonun yakın tekrarını vermekten sakınması sonrası bu maçta da İzmir lobisinin VAR hakemleri üzerinden bizi mağlup etmek istediğini düşündüm. Altay geçen sezon iki maçta da bunu başarmıştı. Sakaryasporlu olarak söylemiyorum ama vicdanı çalışan bir spor adamı dönüp o iki maçın tekrarını izlesin ve bu nasıl oluyor diye kendine sorsun. Zaten o günlerde eski hakem Bünyamin Gezer Sakaryaspor’un hakkının yendiğini belirtmişti. Hakemleri konuşmamak bir erdem ama adil hakemlik yapmak daha öncül bir erdem. Sen bu koşulu yerine getiremezsen, peşinden gelen yargılara, ağır hükümlere katlanırsın.
Sahaya dönecek olursak, birkaç haftadır takımın toparlanma eğiliminde olduğunu yazıyorum. Altay karşısında da bu devam etti. İlk yarı özellikle Altay’ın sert temaslı oyunu ve yoğun presi karşısında bocalar gibi olduk, pozisyon bulmakta zorlandık. Fakat Altay bu oyununundan ikinci yarıda taviz vermeye başlayınca, öndeki yumuşak ayaklarımız geniş alanlara koşular atmaya başladı. Bu maçı Şampiyonlar Ligi’ndeki Galatasaray-Bayern Münih maçına benzetmek mümkün. Nasıl Galatasaray ilk yarıda Bayern’i durdurmayı başardıysa burada da Altay yorulana kadar bunu sürdürmeyi bildi.
Donkor’un takıma dönmesinden itibaren savunmamız geçen yıldakinden de iyi bir görüntü veriyor. Bu maçta da Donkor’un ölümüne atladığı bir pozisyon var ki maçın kırılma anlarından biri olduğunu düşünüyorum. Şu anda takımda Sinan Kurt, Burak Süleyman, Hasan Kılıç ve kısmen Roshi tam randıman vermeden oynuyor. Özellikle Süleyman’daki halsizlik, daha oyuna girdikten on dakika sonra alanına koşacak gücü kalmaması beni hayal kırıklığına uğrattı. Bu ligin oyuncusu olmak isteyen bir sporcu savunmada da aynı isteği gösterecek. Attığımız ikinci goldeki sakinliği, arka direğe klas pasını konuşmuyorum. Burak Süleyman bunları zaten yapıyor. Fakat Sakaryaspor taraftarı ondan daha çok mücadele, daha çok sorumluluk bekliyor.
Buradaki zayıf halkaya Rashad Muhammed, Dino ve Bilal Başakçıoğlu’nu da eklemek gerek. Üçü de gerçekten kalite olarak o kadar iyi oyuncular ki insan aynı anda üçünden de yararlanamamaktan üzüntü duyuyor. Umarım bir an önce hazır olurlar, çünkü öndeki oyuncuların alternatifsizlik duygusuyla rahata aldığı anlar yaşanabiliyor.
Bence bu maçta iki tane öne çıkan oyuncumuz oldu. Bunlardan biri Del Valle, diğeri de sonradan oyuna girmesine rağmen Murat Cem Akpınar oldu. Mikail da çıkmaya yakın sürede gerçekten etkin olmaya başlamıştı ki çıkarkenki vücut dili mutsuzluğunu dışa veriyordu. Ben Tuncay Şanlı olsam ortasaha üçlüm; Mikail, Hasan Kılıç (Rotman) ve Murat Cem Akpınar olurdu.
Bugünlerde kötü insanların kehanetlerinin nelere mal olduğunu izlemek zorunda kalıyoruz. Ben onlardan önce Sakaryaspor’un yumuşak fikstürüyle bağlantılı olarak bir kehanet ortaya atmıştım. Olası Manisa beraberliği dışında Körfez maçına kadar tüm maçları alma ihtimalimizin yüksek olduğunu yazmıştım. Şu ana kadar mahcup olmadım. Hele Körfez maçının sisli bir Adapazarı akşamı altında oynanması öngörüm de tutacak olursa kendimden de korkmaya başlayacağım.