SAKARYA’DA FUTBOL VE DIŞINDAKİLER
Tüm spor branşları içinde futbolun en önemli yerde olduğunu kabul ediyorum. Hala güçlü bir konumda ve en çok izlenen, en fazla endüstri ve ekonomi hacmi oluşturan spor dalı. Ancak geleceği bu kadar parlak olacak mı?
Bu konuda endişelerim var. Köklü ülkelerde futbolun gelebileceği tepe noktaya geldiğini sanıyorum. Türkiye özelinde ise seyirci sayısı ve rating anlamında son yıllarda düşüş var. Daha da önemlisi Z kuşağı ve onun altındaki Zz kuşağında futbola ilgi çok yüksek değil. Eskiden okullarda ders boş olduğunda erkek öğrencilerin çoğu bahçede futbol oynarlardı.Şimdi bu yok!
Futbolun yerini cep telefonu aldı.
Sakarya özeline geliyorum. Sakaryaspor dışında ikinci bir profesyonel takımın ortaya çıkması, yeşil siyahlıların ise büyük bir ihtimalle sezon sonunda bir üst lige (gerçekte ikinci lige) yükselecek olması olumlu gelişmeler.
Ancak bu ilde de seyirci sayısında düşme var. Üstelik takım da başarılı ve bilet ücretleri de tüm diğer sektörlerde yaşanan zamların yanında bedava gibi.
Köklü altyapı takımları Harmanlıkspor, Tekspor, Yıldırımspor,Demirspor vb. takımlar eskisi kadar büyük bir kitleye sahip değiller. Başka bir deyişle seçim yaptıkları kitle, ilgi eskiye göre azalmış durumda.
Futbolun dışında da tablo pek iç açıcı değil.
Ömer Bektaş’ın kişisel gayretleriyle şehre bir hava getiren Sakaryaspor voleybol takımı bu alanda yani futbol en ileride olan ekip. Ama Ömer Bektaş’ın kişisel çabaları nereye kadar? Ortada kurumsal bir yapı ve gelir olmadıktan sonra bu takımın on yıl sonrasını görebilen var mı?
Keza Sinan Panta’nın ampüte futbol takımı… Kişi başı yapılan yardımla buradan İstanbul’a tek yön gidiş yapmak bile mümkün değil. Söze gelince engelliler baş tacı ama icraatta o kadar sahipsizler ki!
Sakarya eskiden pek çok ünlü güreşçi yetiştirirdi. Bunun kaynağı da liselerdi. Şimdi bakıyorum da Sakarya ve güreş sözcükleri birbirlerinden o kadar koptular ki! Ne beden eğitimi öğretmenleri ne de öğrencilerin kafasında güreş hiç mi hiç yok!
Kano ve kürek sporu için bu şehir bulunmayacak imkanlara sahip. Ama bu alanda da var olan doğal zenginliği kullanamıyor, sporcu yetiştiremiyoruz.
Bisiklet konusunda durum farklı. Hakikaten ülkede belki de en iyi noktadayız. Ama burada da etkili olan faktör ne? Büyükşehir Belediyesi…Onun kurumsal sahiplenmişliği olmasa bisiklet sporu da bu ilde olmazdı.
Belediyenin önemi basketbolda da kendini gösterdi. En üst ligde mücadele eden Sakarya Basket, belediye desteğini çekince bir kapandı pir kapandı.
Tenise bakıyorum. Hem kadınlarda hem erkeklerde dünya sıralamasında Yunan sporcular var.90 milyonluk Türkiye’nin ilk 100’de sporcusu bile yok. Sakarya’da okul çağlarında hobi olarak raket salladıktan sonra bu sporu devam ettiren var mı? Sanmam…
Bu spor dallarını uzatmak mümkün. Çoğunda kişisel çabalarla ayakta tutulmaya çalışılan bir yapı var. Kişilere bağlı bu model nereye kadar?
KARGENC adındaki derneğimiz ise unutulmaya yüz tutmuş spor dallarını ve gözden ırak kalmış ya da yeni yeni parlayan spor branşlarını gençlik ve spor projelerine dahil ederek aslında ilimiz spor hayatına önemli bir katkı sunuyor.
Bizim futbol dışındaki çeşitliliği ve başarıyı sağlamak için kurulan spor lisesine da yeniden bir önem ve dizayn vermemiz gerekli. Her ilçede bir spor branşı öne alınarak belediye ve sponsor katkılarıyla desteklenmeli. Zamanında Karasu’da Sebahattin hoca ile başlayan judo hamlesi vardı. Geleceği çok parlak sporcular da yetişmişti. Ancak orada da belli bir rehberlik, menajerlik ve gelecek kaygısını yok edici takviyeler olmayınca judo da sporcular da bu ilçeden kaybolup gitti.
Sakarya özelinde bir spor şurasına ihtiyaç var. Valilik ve büyükşehir öncülüğünde de faaliyet planı ve görev dağılımına…