Salı sofrası
Kaçan Balık
Sakaryaspor Ümraniye maçında oynanan oyunu ,kaçan golleri ,kaçan penaltıyı ,anlatacak futbol kelimelerini bulmakta zorlanıyorum. Bunca yıl yazar çizerim, önümdeki deftere bu kadar not tuttuğumu hatırlamam. Size maçı anlatmaya nereden başlıyayım diye uzun süre düşündüm. Sakaryaspor zemini berbat hale gelen yeni Atatürk stadında elindeki futbolcu sermayesine ikinci yarıda sarılan ,ilk yarıda sıkça pozisyon vermesine karşın ,sakin ayağa pas yapma oyunundan taviz vermeyen, az ama öz hücuma çıkan ,daha ziyade çıkışlarında uzaklardan kaleyi yoklayan Ümraniye önünde daha 3 dakika dolarken Ali Ülkenin ortasında kassangodan beklenen döküş gelemeyince golden oldu. Rossinin oyunda kaldığı süre içeresine en etkili pasında topla buluşan kassangonun vuruşunu Ümraniye kalecisi çeldi. Devam ediyorum yeşil siyah ataklara Burak’ın nefis ara pasında bu kez Delvalle ile golle burun burun geldik ama ah o direkler. İlk yarının hikayesine devam ediyorum. Ali kassongoya kesti üç pastan net pozisyon Kassaongodan kötü vuruş, bu pozisyonda rakibin onun vuruş pozisyonunu bozduğunu görmek lazım. Bitmedi dahası var Kassangonun taşıdığı topta Burak’a kestiği gollük pası Ümraniye savunması keserek yeşil siya gole geçit vermedi. Bu kadar çok kaçıran Sakaryaspor devre biterken uzatmalarda gol yemez mi, eh atamazsan yersin . Ümraniye hakem Gürcan Hasovanın oynattığı mükemmel avantaj sonunda ilk kez ceza sahamıza girdi ve Aytamahla golü buldu, devre için gonk çaldı. İlk yarı için iyi başlayan yeşil siyah hikaye bu golle kötü bitti. İkinci yarının saha içindeki hikayesinde konuk Ümraniye yaptığı değişimlerle bu yarının başında kalemize çullandığı anlarda iki net gol pozisyonu buldu. Bunlardan birinde Cihanın ayakları oyunu ayakta tuttu. Sonra roller değişti, Taner taşkının değişikleri sonrası, sol tarafa kayan kassango eldeki kötü skordan dönüş için çok şeyler yaptı. kassongonun skora isyan eden oyunu içinden, kendi gayretleriyle penaltı çıktı. Kassango attı oyuna eşitlik geldi. Yeşil Siyah kazanma arzusu golden sonrada sürdü. maçın bitimine üç dakika kala bu seferde Muhammed yerde kalınca Gürcan Hasova tereddütsüz penaltı noktasını gösterdi. Var incelemesinin sonunda atışı bir başka golcü Ndlova yaptı, Ümraniye kalecisi gole geçit vermedi. Üç puan kapınıza kadar gelmişken takımın penaltıcısı neden topun başında değildi? Arkadaş bu penaltı atışışı için Ndlovaya kim izin verdi? Bay Taner Taşkın bu kaçan üç puanın eksisini biz bu penaltı atışını değiştiren kişiye yazarız. yazık çok yazık. Bu kadar çok pozisyon üretilen bir maçın içinden çıkan bir puana üzülelim mi , sevinelim mi . Bana göre üzülürken, birazda düşünelim. Çok kaçırırsan, atamazsan ,yersin. Unutmayalım ikinci yarının başında bu takımın bu sezonki lige iyi başlayanı kaleci Cihan ikinci yarıda ayaklarıyla kurtardığı mutlak gollük pozisyonla Sakaryasporun oyuna tutulmasına katkı sunan adamdı. Bu maçın hikayesi içinden daha çok şeyler çıkarda ,benim sofraya bu kadar uzun soluklu yazı fazla gelir. Maçın yıldızı için size ip ucu vereyim mi , futbolcu ismi vermeyeceğim. İlk yarıda oynattığı Ümraniye avantajıyla gole katkı sunan Ankara Bölgesi hakemi Gürcan hasova , ikinci yarıda Sakaryaspor lehine verdiği penaltılarla, verdiği penaltılar vardanda dönmeyen bu genç hakem bana göre geride kalan maçın kahramanıydı. Hadi bizden de bir kaç isim vereyim. ,ilk yarıda net gol pozisyonları kaçıran, ancak ikinci yarıda sol kanattan bindirmeleriyle, kendi gayretiyle penaltıyı alan kassango ve ikinci yarıda Ümraniye’nin maçı kopartacak golüne ayaklarıyla geçit vermeyen kaleci Cihanda paye uzatalım. Maçın kötüsü mü ? Maçı kopartacak ikinci penaltı için kim Ndlovoyu topun başına gönderdiyse bu maçın kötüsü o. Gelin bencillik yapmayalım. Biz Ümraniye’yi yenebilirdik değil mi? Evet yenebilirdik. Ben size bir şey söyleyeyim mi ligten yeni düşen İstanbul takımı ,elindeki futbolcu sermeyesini sonradan oyuna salan bu Ümraniye bundan sonra yarışın içinde olursa şaşırmam. Adamların oyuncu kadrosu bayağı zengin. Biz mi, orta sahada on numara açığı gün gibi aşikar.
CİHAN, CİHAN ;CİHAN
Sakaryaspor biri dışarıda, ikisi içerde olmak üzere üç maç oynadı. hedefi olan takım olarak lanse edilen bu takım dışarıda Göztepe’yi yendi, içerde Gençlerbirliği ile golsüz, Ümraniye ile de bir bir berabere kaldı. Bu maçlar sonunda cepte kalan beş puan. Yenilgi yok ,teselli olur mu? Hedefin varsa içerde kazanacaksın, dışardan gelenlerinde kar hanesine yükleyeceksin ki teselli olsun. Beş puanın içeresine bir kalecinin elleri var .Cihan Göztepe maçında akıl almaz goller kurtararak ,kötü günün içindençıkan üç puanın baş aktörü oldu. Gençlerbirliği maçında ortada duran oyunda yine müthiş iki kurtarış yapan Cihan istenmeyen sonuç olsa da alınan bir puana katkı eli sundu. Ümraniye maçına gelince, yediği gole kaimse kızmasın, valla golü atan iyi vuruş yaptı. Üç maçın hikayesi içinde öne çıkarmaya çalıştığımız Cihan Ümraniye’nin maçı kopartacak gollük atağına ayaklarıyla geçit vermeyip Sakaryasporu ayakta tutan ,beraberliğe uzanan maçın için dede kendine yer buldu. Kalecimiz sezona iyi başladı, buna gol yollarındaki etkinliğimizde etkilenirse ,her şeyin iyi olma ihtimali var. Nede olsa daha yolun başındayız.
HAKEMLER HEDEFTE ( DÜN BİR BU GÜN İKİ )
Süper ligte adı üç büyükler olan takımların transfer cılkın lığı ile başlayan, ligin iki haftası yeni tükendi. Daha lig başlar başlamaz Fenerbahçe’nin adil yönetim çağrısının ardından ,Galatasaray’ın kazandığı bir maçın ardından neticeye tesir etmeyen ,bir kaç hakem hatası( Onlara göre ) eşliğinde MHK ye ,TFF ye gözdağı veren, geleceğe yatırım yapan açıklamaları nın ardından ,Pendikspora takılan Beşiktaş’ın, bir kaç pozisyon için feryadı figanlarını TFF ye bildirdiği iki hafta geride kaldı. Yine bildik hikayeler, yine hakemler hedef tahtasına kondular. Transferde gözü dönenlerle ,her şeyi ama her şeyi şampiyonluk hikayesi içine dolduranların ,haklı haksız feryatlarına kayıtsız kalmayan TFF, onlara yaranmak adına yine düğmeye bastı. Galatasaray -Trabzon maçını yöneten Sakaryalı FİFA hakemi Atilla Karaoğlan için TFF dinlendirme kararını devreye sokacakmış. Şaşırdık mı? Niye şaşıralım ki ,bunlar bu gün te adam sisteminin her alanda karşımıza diktiği beceriksiz ,liyakatsiz kişilerin sporun içindeki, beceriksiz etkili elleri. Başları sıkışınca hakem yeme alışkanlığı en kolay yol. Hedefte olan Atilla Karaoğlan Konfederasyon kupasında üçüncü maçını aldı. Ne gam ne keder ,Avrupa’da başarılıymış ,Avrupa’da geleceği olan hakemmiş bize ne . Bizim için varsa yoksa içsel başarı. Dolarları ,EUROları bol keseden harcayanların esiri olmuş bir TFF ile ,yeni MHK eşliğinde biz bu sezon bu serzenişleri daha çok dinleriz be dostlar. İrfan değirmencinin Halk TV de Cuma akşamları sunduğu programların birinde hakemler tartışma masasına konulurken , bakın o gün neler konuşulmuş. ? Bizdeki kadar hiçbir ülkede hakemler konuşulmuyor. Neden konuşulsun ki oralarda kurumlara ,oralarda hakemlere güven var. Oralarda siyaset sporun içine yuvalanamaz. Bizde ise güven bunalımı var. Böyle olunca da bir sezon boyunca hep hakemler hedef tahtasına konur. Çünkü bizim ülkemizde kimse geleceğe, kimseye alt yapılara yatırım yapmaz. Bizim ülkemizde adları büyük olan çıkarcı takımların gözü şampiyonluktan başka bir şey görmez. Ve o programda hakemlerin neden etkilendiğine bakın konuşmacılar ne karşılık vermiş? Bizim futbolumuzda ki proğram içinde görev yapan hakemler en fazla siyasetten etkilenirmiş. Bunu ben değil İrfan Değirmencinin programına katılan sporun içindeki önemli isimler önüme koydu, bende onların söylemlerinden yola çıkarak, konunun içini doldurmaya çalıştım. Ne diyelim hakemlerin değil, oynanan oyunların konuşulduğu bir sezon dileği eşliğinde gelin bundan sonra yaşanacaklara odaklanalım. Burası Türkiye ve burada her şey çıkar üzerine inşa edilmiştir. Böyle olduğu içinde hep olduğumuz yerde sayarız. Bu arada Fransa’da başarılı bir maç. çıkartan FİFA nın gözüne giren Atilla Karaoğlan’da bir not düşelim, FİFA hakemliğinde iyi yoldasın Lille ,Rijeka maçın dada sergilediğin ,oraya döşediğin başarı taşlarının altından kaymaması için ,evin dede aynı Atilla olmak adına dehada cesur ol. Bu özgüven sende var.
ALİHAN GİTTİ ; AHMET EFE GELDİ
Sakaryasporda genç transferde bir dışarı bir içeri gerçeği yaşandı. Alihan Gümüş iki sezondur üst yapıda zaman zaman kadroya alındı . Ancak U18 Milli takım oyuncusunda olmasına karşın Alihan üst yapıda gereken Yeşil Siyah şansı bulamadı. Kayseri’ye giden Ariften sonra, alt yapıdan üst yapıya çıkıp ,gereken ilgiyi ,şansı bulamayan bu genç kardeşte, yeşil Siyah futbol çantasını toparlayıp yuvadan uçtu. Manisa Fk, genç Alihan’ın yeni siyah ve yaz adresi oldu. Gidenlerin hikayesine bir yeşil siyah gelen hikaye eklendi. Ahmet Efe Güvenli alt yapıdan üst yapıya taşınan ve üç yıllık imza atan yeni yeşil siyah umut. Son yıllarda alt yapıdan umut vaad eden oyunculara ,yarışmacı zihniyet içinde fazla el veremeyen mevcut yönetimin bu hamleleri bize göre göstermelik. Canberk’ten sonra üst yapıya atılan hiçbir alt yapı oyuncusunu bu yönetim zamanında yeterli ölçüde sahada göremedik. Göreceğimizde sanmıyorum. Belediye kontrolündeki yeşil Siyah alt yapı bu arada, sakaryadada eski cazibesini kaybetti. Artık Sakarya’daki amatör takımların alt yapılarının belirkin olarak Sakaryasporla yarışır hale gelmesi, oralardan yetişen oyuncuların Sakaryasporu değil de dışarıyı tercih etmesi, Yeşil Siyah tartışma ortamında masaya yatırılmalı. Bakın Arif Kayseride ,şuna transfer tahtasında ederi Miyon EUROlarla konuşuluyor. Şimdide Manisa Fk U “18 milli takım oyuncusu Alihan Gümüşü 3 yıllığına renklerine bağladı. Öyle umuyorum ki bu çocukta orada başarılı olup futbol geleceğine siyah beyaz umut yükleyecektir. Bu iki hikayeden yola çıkarak şunu demek isterim ,bu gün ki belediye destekli Cumhur Genç başkanlığındaki yönetimin illada başarılı olma hırsı alt yapıdan üst yapıya gelen gençleri görme gibi bir dertleri yok. Dışarıya giden gençlere başarılar dileyerek bu konunun üstünü örtelim. Bu alt yapı düşüncesi bu seyirde olduğu müddetçe, biz daha buna benzer git geleleri çok yazar çizeriz. Bu konuda Son sözüm, Sakaryasporun alt yapı düşüncesi bana göre çökmüştür. Yeşil Siyah meyve ağacı gittikçe kuruyor.
YASAK BABO YASAK
Futbolda yeni sezon yasaklarla başladı. TFF birbirlerine sporda sevgi beslemeyen takımların maçlarına gidiş gelişleri yasakladı. Günümüz Türkiye’sinde yasaklar ülkesi olduk vesselam. Biz eskiden, eski Türkiye’de Üç büyüklerin maçlarını el ele gönül gönülle birlikte izlerdik. Şimdiki Türkiyede mazide kalmış tribün coşkularını göremez olduk. FB, Beşiktaş, Galatasaray ve Trabzon maçları için deplasman yasağı skor bota asıldı. Bitmedi birbirlerini sevmeyen Beşiktaş-Ankaragücü maçları içinde deplasman yasağı yeni sezonda da vizyonda olacak. Devam edelim ,Sakaryaspor- Kocaeli de TFF 1 de buluştular. Depremde kader birliği yaptığımız Kocaelisporla, futbolda birbirimizi bir türlü sevemedik. Sorunları yasaklarla çözme alışkanlığı olan TFF, bu sezonki Sakaryaspor-Kocaeli maçları için deplasman yasağını şıp diye devreye sokuverdi. Ne kadar güzel değil mi, en kolay yol, herkes kendi çalsın kendi oynasın, benimde başım ayırmasın. Biz eski Türkiye’deki tribün heyecanını arıyoruz. Ne günlerdi o günler. Yasakçı zihniyetin egemen olduğu ülkelerde gelişim olur mu? İnsan özgürlüğünden korkulan futbol evlerinde kendin çal kendin oyna zihniyeti, günümüz Türkiyesine yakışıyor mu? Yeni Türkiye’nin her konudaki yasakçı zihniyetinden kurtulmak umuduyla, hadi size iyi salılar olsun.
GÜREŞTE AKYALI BİR EFSANE ( KAMİL ÖZDAĞ)
Sakarya’nın güreşte yaşayan bir isminin geçenlerde yaş günüydü. Akyazı Sporsalonunda yaş günü resimleri etrafa yayılan Kamil Özdağ 30 yıl boyunca Minderde hem Sakarya’yı ,hem Akyazı’yı hem de ülkesini minderde temsil etmiş, Türkiye’de, Avrupa’da, Dünyada güreş geçmişine şampiyonluklar yüklemiş bir isim. Güreş hayatı bittikten sonrada güreşe hizmete devam eden 2 binden fazla sporcu yetiştiren, yaşam karnesine 70 yılı yükleyen Kamil Özdağı bu yıllara sığdırdığı anıları o kadar çokki ,sormayın gitsin. Akyazı’nın bir başka alandaki yıldızı Yusuf Çınal onun hayat hikayesinden derleyip topladığı ve bana uzattığı o kadar çok anı var ki han ki birini anlatayım. Ancak bu konuda ben, kıssadan hisse , buraya benim sofranın üstüne bir not düşeyim. Böylesi önemli değerlere sahip sek eğer, gelin bu değerlere yaşarken sahip çıkalım. Kamil Özdağ güreşte yaşayan bir efsanedir, öyleyse onun ismini layık olduğu bir yere vererek yaşarken ona hakkettiği bir ödülü verelim. Öldükten sonra değil ,yaşarken hatırlanmak insanı ruhunu, gururunu okşar.
BAK ŞU GENÇLERBİRLİĞİNE
TFF 1 lig takımlarından, futbolumuzun efsane takımı Gençlerbirliği ,efsane başkanı İlhan Cavcavın vefatından sonra sarsıntılı günlerin ardından Süper ligden düştü. Bir ara Transfer yasağı sonrası buradan da düşme noktasına gelen ,Arda Gülerden gelen yetiştirme bedeli sayesinde, bu düşmek korkusundan son anda kurtulan Gençlerbirliği, yeniden ayaklanmaya başladı. Süper lige çıkarlar veya çıkamazlar, ben buna bakmayacağım. Peki neye bakacağım ? Ankara’nın marka değeri yüksek takımı, Fenerbahçe’nin alt yapısından geleceği olan Yiğit Efe ile Melihi renklerine bağladı. Biri 18, bir diğeri 19 yaşında bu iki genci alan ,geleceğinin taşlarını döşeyen Gençlerbirliği’ne bakarken ,son zamanlarda gözü alt yapıyı görmeyen ,varsa yoksa paralı transferelerse koşan Sakaryaspor geldi aklıma . Sanıyoruz ki bu yoldan bize Süper ligi ikram ederler. Yok öyle bir dünya ,iyi yapılaşma şart. Bu yapılaşma Sakaryasporda varmı? Var diyenler el kaldırsın. Ben kaldırmıyorum, her şey para değil. Her şey Belediyenin bulduğu kaynakları kullanarak, sil baştan takım kurmakla olmuyor, olmazda. Bu konuda haftaya da bir yazım olacak. Onun içinde bu Kırmızı siyah hikayeyi kısa keseceğim.
OLMADI YİĞİT ADAM
Oğuzhan Yiğit Karbuz Sakarya’nın B yardımcı klasman hakemliğinde tek adam. Babadan hakem bu kardeş bu arada Var hakemliği içinde MHK nin el verdiği bir isim. Amma velakin bu kadar sorumluluğu olan bu kardeş ,Sakarya’da yapılan kondisyon testinde koşamadı. Gecen yılda buna benzer bir durum yaşayan Oğuzhan Yiğit Karpuz, sakat olan ayağını kısa sürede eski sağlığına kavuşturamaz, daha sonra yapılacak ikinci kondiksiyon testin dede koşamazsa ne olacak ? Ne olacağı var mı ,klasman düşecek. Ayağı çektiği için kondiksiyon testini bırakan Oğuzhan Yiğit Karpuz aldığım bilgilere göre hemen tedaviye başlamış. Eh başlasın garı. Bu arada Sakarya’nın Oğuzhan Yiğitten başka vireler vermesi de Özgür Aygün Başkanlığındaki İHK için eksi yazar. Sakarya hakemliği gecen seminerde beklenen ,arzu edilen başarının gerisinde kalmıştır. Sakarya’da hakemler değişmiyorsa ,gelişim gösteremiyorsa ,İHK mi değişsin ? Ne dersiniz. Bu işe daha fazla zaman ayıracak, hakemlerin başarı çıtasını yükseltecek başka isimler varsa değişim iyidir diyenler yoğunluktaysa, varsın başkaları gelsin. Sonuçta dünyanın sonu olmaz ya.
TURUNC, TURUNC AH MARMARİS
Efendim paraya kıydık ,hayat şartlarının her koldan bizi ablukaya aldığı günlere karşın ,Petrol fiyatlarındaki inanılmaz çıkış eşliğinde, ulaşımda zam üstüne zam gören, uçuk bilet fiyatlarına rağmen bir yolunu bulup, Marmaris’te favori adresim Turunçta , Turkuaz oteldeki sevdiklerim olan Cem Pehlivanoğlu eşi Nalan pehlivanoğlu nun konukseverliği eşliğinde, yaklaşık bir hafta tatil yaptım. Bu tatil esnasında Salih reisin teknesiyle birde tura çıktık. Eh Turunca gidişte tekne turuna çıkmaz iseniz ,Egenin güzelliklerini de göremezsiniz. Masmavi sularda kulaç atmak, doğanın güzelliğini, koylarıyla beraber tatmazsanız bu tatilin tadı tuzu olmaz. Ufak ama tatil için cazip bir yer olan Turuncta olduğum içinde gecen Salı sofrası boş kalmıştı. Sağ olsun bizim Müdür Cavit Dereli hocam bak keyfine tatilin keyfini sürdürdü de ,rahatladım. O hafta kısa bir yazım olmuştu. Bu hafa cebimde biriken konulara yenileri eklendi ve elde dolu dolu malzeme birikti. Ben Tatilde yaşadıklarıma zamanla yine dönerim. Şartlar dehada kötüleşmeden ,fırsat varken gideyim, göreyim dediğim Marmaris Turunc tan anlatacaklarım şimdilik bu kadar. Bu arada Turuncun renkli ismi Sakaryalı telli Tuncer’e bu sefer tura çıkamadığımı buraya bir dip not olarak eklemek isterim. Hayat her zaman sizin istediklerinizi arzu ettiklerinizi önünüze koymuyor.