Finalde kaybettiğimiz bir sezonun ardından yeni umutlarla sahaya çıkıyoruz. İyi ki Sakaryaspor var. Bu şehri güzelleştiren, onda yaşama sevgimizi artıran, uzaktakilerin özlemini yenileyen bir kulüp olmakla birlikte, bu hüvviyeti de çoktan aşmış Sakaryaspor.
Seveni çok olduğu için; karışanı, fikir yürüteni de çok. Ne yazık ki bunu bir bereket haline getirip kesrette vahdeti inşa edememiş, kurumsallaşma adına bir arpa boyu yol alamamış da bir kulüp Sakaryaspor. Başka şehirlerde dolaşırken insanlara Sakaryalıyım, Adapazarlıyım deyince birçoğu hemen heyecanla Sakaryaspor’u sorar. Yabancı insanlar arasında bile çabucak tatlı bir sıcaklık doğar. Kulüp dışarıdan o kadar büyük ki, insanlara içeriden bilgi versem mi diye teredütte kalıyor bazen insan. Bu tablo Sakaryaspor’da şu ana kadar başkanlık ve yöneticilik yapmış her insanı bağlıyor. Bağlamalı.
Son on yılda Selahattin Aydın, Cevat Ekşi, Cumhur Genç isimlerinin baskın olduğu bir dönem geçirdik ve fakat hiçbir başkan kulüpte kalıcı bir gelir getirecek hamle yapamadı. Oyuncu transferi, anlık ihtiyaçları gidermek Sakaryaspor’da o günü kurtarmak adına yeterli göründü. Oysa bu işin altyapı, oyuncu tarama, sponsor bulma, taraftar kazanma ve gelir artırma bölümleri de var. Şu ana kadar Gökhan İn ve ekibinden de böyle bir hamle görmüş değiliz. Umarım şaşırırız.
Kurumsallaşma hamlelerini bir yana bırakıp sportif başarıyı baz alacak olursak son on yılda yukarıda adı geçen başkanların başarılı olduğunu da söylemeliyiz. Transfer tahtası kapalı, vergi-sgk borçları içerisinde tüm gelirlerine el konmuş, 3. Lig’den amatör kümeye düşmemek için titreyen Sakaryaspor’dan Süper Lig’e çıkmak için finalden dönen özgüvenli bir Sakaryaspor’a evrildiğimiz bir gerçek. Bu noktada Sakaryaspor yönetimlerine isim ayırt etmeden destek olan Sakarya Büyükşehir Belediyesini minnetle anmalıyız. Büyükşehir’in desteği olmasa sportif açıdan bu noktaya gelinebilir miydi, soru işareti.
Olumlu sportif sürecin devamı olarak Gökhan İn ve ekibinin fena olmayan bir takım kurduğunu söylemek yerinde olur. Süper Lig’de uzun yıllar mücadele etmiş birçok başarılı isim yeşil-siyahlı renklerimize bağlanmış oldu. Geçen seneki takıma göre güç kaybettiğimizi düşünmüyorum. Yeter ki can alıcı bir golcü, çift yönlü bir ortasaha ve tandemi toparlayacak bir Süper Lig stoperi daha takıma katılsın.
Sakaryaspor kendi sahasında her zaman başka bir takım olmuştur. Rakipler bunu bilir, ona göre oynar. Fakat bu yıl stadımızdaki zemin çalışmaları nedeniyle içerideki birkaç maçımızı Pendik stadında oynayacağız. Küçük bir stad olmasından dolayı tıka basa dolacağını ve Adapazarı’nda bir maçmış gibi ev sahibi coşkusuyla oynayacağımızı umduğum Keçiören maçıyla üç puanlar serisine başlarız inşallah.
İsimlere değil, kulübe her zaman tam destek.